11 Kasım 2016 Cuma

Adam yorgun argın işten eve dönmüş. Anahtarı cebinden çıkartmış ve usulca kapıyı açıp içeri girmiş. Kapının karşısındaki aynaya yapıştırılmış not gözüne çarpmış. Bakmış ki yazı karısının el yazısı. Notta 'Kocacığım hoşgeldin. Eminim bugün bizim için çok çalıştın çok yoruldun. Seni çok seviyorum' yazıyormuş. Allah Allah demiş adam. Usulca ceketini çıkartmış, terliklerini giymiş ve üzerini değiştirmek üzere yatak odasına yönelmiş. Yatak odasına girdiğinde yatağın üzerinde ütülenip katlanmış bir şekilde duran pijamaları duruyormuş. Üzerinde de bir not.. 'Canım kocam, uzun zamandır bu pijamalarını giymiyorsun. Bugün bunları  ütüledim. Eminim çok yakışıcaktır. Seni seviyorum.' Adam olanların şokunu atlatamadan mutfaktan küçük kızının sesini duymuş ve üzerini değiştirip mutfağa doğru yönelmiş. Mutfağa girdiğinde akşam yemeği için muhteşem bir masa hazırlandığını görmüş ve kızına bunca seyin nedenini sormuş. Kızı da başlamış anlatmaya... 'Bu sabah annem beni okula gitmem için uyandırdı. Sen gece geç saatlere kadar çalıştığın için geç yatıyorsun. Kahvaltıya uyanamadın. Ben okula giderken annem seni uyandırmamı istedi. Seni uyandırmak için seslendiğimde sesimi tanıyamadın. Uykunun verdiği ağırlıkla da hanımefendi ben evli bir adamım. Beni rahat bırakın lütfen diye sayıklıyordun. Annem de bu ana şahit oldu...'

Sadakat, sadece bir kadın için diğer bütün kadınlardan vazgeçmek değildir. Sadakat o bir çift gözün sahibini gördüğünüz anda ondan gayrı her şeyden, kendinizden, yaşadığınız hayattan hatta o hayatın sizi götürdüğü alemden bile vazgeçmektir. Yani cancağızım sadakat, bir çift göz uğruna iki cihandan vazgeçmektir.

Sevgiyle, Enes Uygun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara